Dikkat Eksikliği Programı
TÜYÇEP olarak, bu bozuklukların erken tanınması, uygun tedavi ve eğitim olanaklarının sağlanması ve yaygınlaştırılması, karşılaşılan sorunlara uygun ortak çözümlerin bulunması yönünde çalışmalar yapmak, bu alanda yapılacak olan çalışmalara öncü ve destek olmak üzere aileleri, eğitimcileri ve tedavi ekibini bir araya getirerek bu alanda güç birliği oluşturmayı hedef edinmiştir.
Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü
Dikkat eksikliği hiperaktivite (DEHB) kişinin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, ataklık, istekleri erteleyememe (impulsivite) ve dikkat süresinin kalıcı ve sürekli olarak kısalığı ile kendini gösteren ve erken çocukluk dönemlerinde başlayıp yaşam boyu devam edebilen bir bozukluktur. Günümüzde ilkokul çağındaki çocukların %3-5'de yani her 20-30 çocuktan birisinde görülmektedir. DEHB tanısı almış olan çocukların %80'i ergenlikte, %30-65'i erişkinlikte de bu belirtileri taşırlar. Bu nedenle DEHB çocukları olduğu kadar ergenleri ve erişkinleri de ilgilendiren bir sorundur. Erişkinler arasında %1-2 sıklıkta görülmektedir. Tam anlamıyla bu bilinç toplumumuzda oturmamıştır.
Özel Öğrenme Güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen, dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir. Okuma Bozukluğu, Yazılı Anlatım Bozukluğu, Matematik Bozukluğu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozukluğu alt gruplarını içerir. Öğrenme güçlüğü gelişimsel bir sorundur. Öğrenme ve algılama sorunu çocuğun doğumu ile başlar. Eğitim süreci içinde edinilmez. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. Ülkemizdeki sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli kaynaklara göre okul çağındaki çocukların %3-10'unda görülmektedir.
Her iki gruba giren çocuklar normal hatta normalin üzerinde zeka düzeylerine sahip olsalar bile, eğitimlerinde bunu yansıtacak başarılara ulaşamamakta ve ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bireylerin eğitiminin yanı sıra her iki bozuklukta da sosyal ilişkiler, günlük aktiviteler, meslek gibi yaşamın hemen her alanı olumsuz yönde etkilenebilmektedir.
Çocuk ve ergenlerle birebir ilişkide bulunan anne babalar, öğretmeler, eğitimciler bu tür sorunları olan bireyleri tanıyacak, onlara uygun yaklaşım biçimlerini geliştirebilecek bilgi ve deneyime yeterince sahip değillerdir. Oysa erken tanı konulduğu ve uygun tedavi ve eğitim olanaklarının sağlandığı durumlarda bireyler gerek eğitim gerekse sosyal yaşamlarında başarılı olabilmekte; anne babalar ve eğitimciler güvenli ve uygun yaklaşımları daha bilinçli olarak kullanabilmektedirler.
TÜYÇEP olarak, bu bozuklukların erken tanınması, uygun tedavi ve eğitim olanaklarının sağlanması ve yaygınlaştırılması, karşılaşılan sorunlara uygun ortak çözümlerin bulunması yönünde çalışmalar yapmak, bu alanda yapılacak olan çalışmalara öncü ve destek olmak üzere aileleri, eğitimcileri ve tedavi ekibini bir araya getirerek bu alanda güç birliği oluşturmayı hedef edinmiştir.
Bütün öğrencilerimiz uzman psikolog ve çocuk psikiyatristler gözetiminde eğitim süreçlerini tamamlamaktadırlar.